Biyografik bilgiyi, özellikle terapist olarak başvuracağınız kişiyi seçmek için yeterli bulmuyorum. Bu nedenle bu husustaki görüşlerime dair paylaşımda bulunmak istiyorum.
Rakamlar, titreler, diplomalar, sertifikalar belirli konularda verdiğimiz emeği ve girişimimizi göstermek açısından önemli olabilir. Hatta bazı insanlar için hizmet alacağı kişiye güven konusunda bu çokça etkili olabilir. Bu nedenle genel hatlarıyla eğitim ve etkinlik alanımın bir kısmına biyografimde yer verdim. Fakat isimler, sertifikalar, rakamlar, faydalı bir sürecinizin olabileceğini tek başına kanıtlar ve garantiler nitelikte değildir. Bunlar tabiki karşımızdaki kişi adına bize çok fazla fikir verir ama tek başlarına belirleyici olmamalıdır. Görünenin değerli bulunduğu günümüzde görünmeyen başka detaylara da bakmak gerekir.
Bilgi ve deneyim birikimi, ona paralel olarak kişinin karakter gelişimi -yani o biriktirilen bilgi ve deneyimlerin içselleştirilmiş ve dönüştürülmüş hali- yetkinlik adına çok mühimdir. Maalesef şimdi hız çağında insanlar birkaç saatlik/aylık eğitimlerle ücret karşılığında hızlı bir imaj edinebiliyorlar. Fakat içselleştirilmiş deneyime paralel gitmeyen bir bilgi birikimi, verimli ve dengeli değildir. Kişinin o bilgiyi ne kadar idrak ettiği, tefekkür ettiği ve kendinde dönüştürdüğü çok daha önemlidir. Artık üniversite okumak da yurt dışında eğitim almak da (burs alanlar istisna) çoğu kişinin erişebileceği konumdadır. Özellikle psikoloji alanıyla ilgili birkaç kişisel gelişim kitabı okuyup kendini bir ünvanla tanımlayarak, bir iki belge alarak çok kolay görünür olunabilen bir sahada yer alıyoruz maalesef. O nedenle başvuracağınız kişide belirli belgeler aranmalıdır fakat bu kolay edinilen “belgeler/sertifikalar” döneminde; kişilerin gerekli temel eğitimler üzerine emekle kendinde dönüştürdüğü eğitimin, irfanın, meslek ahlakının ve terbiyenin önemi de göz ardı edilmemeli.
Bir hocanın yanında bulunup hal diliyle usül öğrenmenin, üslup öğrenmenin ve yaşayan bilgiyle hemhal olmanın sergilenebilir ve kanıtlanabilir yanı olmadığı için pek tercihe değer görülmemektedir. Oysa şu zamana kadar aldığım öğretimin yanında hem akademide hem de akademi dışında bulunduğum ilim meclislerinde hocalarımda gözlemlediğim, yanlarında usta-çırak ilişkisiyle kendimi ve hizmet alanını tanıdığım süreçlerde edindiğim deneyim yadsınamaz derecede değerlidir.
Hocalarıma akıl danıştığım, farklı düşünceleri tartıştığım, istişare ettiğim, deneyimlerinden faydalandığım ve bir önceki nesilden aktarılan yaşanmış bilgiyle zenginleştiğim zamanların değeri ayrıdır. Kitaplardaki bilgiyi hafızamda daha kalıcı ve anlamla uygulanabilir hale getiren şey hocalarımın hal diliyle aktardıklarıdır.
Bu nedenle belgelere bakarken verdiğimiz dikkati karşımızdaki kişinin insan olarak duruşuna, ahlaki değerlerine, uygulama pratiklerine, tedrisatından geçtiği hocalara ve o kişinin algı ve zihin dünyasına da vermek gerekir. Bunlar tabiki ilk etapta çok çabuk anlaşılacak şeyler değiller. Fakat sezgilerimiz, basiretimiz aslında bize bu hususta çok fazla fikir verir. Samimiyet gerçekten hissedilebilir bir şeydir. Bunun yanısıra bu konularda soru sorup bilgi alma hakkımız da vardır. Bu bakış açısını da katarak karşımızdaki kişiyi iki farklı açıdan da değerlendirmek deneyimimizin özellikle terapi sürecinin etkilemektedir.
Size iyi gelebilecek bir psikoterapist tabiki gerekli eğitimlerini almış olmalıdır ama bununla birlikte gönlünüze hitap eden, güvenip bağ kurabildiğiniz biri de olabilmelidir. Çünkü terapide en aktif araç ilişkidir. Velhasıl ne sadece titrelere, sertifika ve ünvanlara bakıp değerlendirmek doğrudur ne de sadece birey olarak güvendiğiniz birinin bilgi ve deneyimlerinin kaynağını sorgulamadan ona itimat etmek doğrudur. İkisini de dengeli şekilde değerlendiren bir yaklaşım daha uygundur.
Ben de kendi sürecimde hem akademik eğitimim yani batı kaynaklı okumalarıma hem de lisans zamanında çok fırsat bulamadığım kadim bilgiye dair okumalarıma ve eğitimlerime devam ediyorum. Dengeli ve bütüncül bir bakış için bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Derdim; daha kapsayıcı bir bakış açısıyla, geniş bir çerçeveden hakikate ve hikmete talebe olmak ve öğretilen kadarını hizmete dönüştürüp paylaşmak. Modern deneysel psikoloji yeni bir bilim dalı olabilir ama bir ilim olarak insanı anlamak, insanın ilk varoluşundan beri söz konusu olan bir şeydir. Her zihniyetteki ve öğretideki insan tanımı üzerinden öğrenilecek şeyler vardır. İnsan sadece batının tanımladığı ve bildiği bir şey değildir. Farklı disiplinlerde, farklı anlayış ve metodlarda ne kadar zenginleşme imkânım olursa insanı anlamamın da o kadar artacağı kanaatindeyim. Bu nedenle arayışla, taleple ve buluşla geçen bir yolculuk içindeyim.
İnsana, bu ilme ve hizmete verdiğim değeri ve emeği paylaşmak, yeni bağlar kurmak, dünyalarla tanışmak, öğrenmek, öğrenime vesile olmak gayesindeyim. Öğrenmenin bitmediği bu yolda bana öğretilenlerle, şifaya ve hayatı hayatlandırmaya vesile olmaya çalışıyorum.
Hayatım boyunca bana herhangi bir noktada dokunan, emeği geçen, paylaşan, yetiştiren, örnek olan kıymetli hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Hayatım boyunca az çok temas ettiğim tüm insanlara bana öğrettikleri, anlattıkları ve kattıkları şeyler için teşekkür ediyorum ve tabiki en büyük şükrümü tüm bunları var edene sunuyorum.
İnsanlığımız, ilişkilerimiz, muhabbetimiz ve şahitliğimiz şifaya vesile olsun.
Sevgi ve muhabbetle